Yeşil Enerji İçin Kritik Hammadde Tedarikinde Eskişehir'in Önemi Artıyor
Küresel ısınma ile mücadele için yeşil dönüşüm hızla başlıyor; ancak lityum, kobalt ve nadir toprak elementlerine olan talep endişe verici boyutlara ulaşıyor. Eskişehir’in Beylikova ilçesindeki dev rezerv ise tüm dengeleri değiştirebilir.
Küresel ısınmanın etkileri, dünyayı hızla çevre dostu ekonomik modellere geçmeye zorluyor. Yeşil dönüşüm sürecinde özellikle lityum, kobalt, nikel, grafit ve nadir toprak elementleri gibi kritik mineral ve hammaddelere büyük ihtiyaç duyuluyor. Çünkü güneş fotovoltaik (PV) tesisleri, rüzgâr çiftlikleri ve elektrikli araçlar, fosil yakıt bazlı alternatiflerine göre daha fazla mineral kullanımını gerektiriyor.
2010 yılından bu yana yapılan araştırmalar, elektrik üretim kapasitesinde kullanılan mineral miktarının %50 oranında arttığını ve bu ihtiyacın 2050 yılına kadar katlanarak büyüyeceğini gösteriyor. Ancak bu mineral ve hammaddelerin madenciliği ve işlenmesi, yalnızca ekonomik ve siyasi açıdan riskli bölgelerde bulunan birkaç ülkeye bağlı. Bu nedenle, yakın gelecekte kritik mineral ve hammadde (KMH) tedarik zincirinin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için küresel yatırımların hızla yapılması zorunlu hale geliyor. Bloomberg Yeni Enerji Finansmanı'na göre, dünya genelinde bu konuda 2050’ye kadar 2,1 trilyon dolarlık yatırıma ihtiyaç var.
Yeşil Dönüşüm ve Kritik Minerallerde Tekelleşmenin Riski
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Etem Karakaya, yeşil teknolojilerin geliştirilmesi ve etkin olarak kullanılabilmesi için gereken kritik minerallerin ekonomi ve siyasetin karışık olduğu bölgelerde yoğunlaştığını belirtiyor. Karakaya, “Bu durum, enerji dönüşümünde ciddi bir tedarik riski yaratıyor. Uluslararası Enerji Ajansı'na (IEA) göre, nikel ve kobalt talebinin 2040 yılına kadar iki kat, grafit talebinin dört kat ve lityum talebinin dokuz kat artması bekleniyor” diye ekliyor. Ancak bu hammaddeler Latin Amerika, Asya ve Afrika’da yoğun halde çıkarılırken, işleme sürecinde Çin’in hakimiyeti var.
Çin, Kritik Hammaddelerde Tek Hakim Ülke
Prof. Dr. Karakaya, Çin’in madencilikteki hakimiyetine dikkat çekiyor ve "Çin, KMH konusunda tek hakim ülke konumunda. Örneğin, kobaltın %74’ü, lityumun %65’i, nadir toprak elementlerinin %90’ı ve neredeyse tüm grafit Çin’de rafine ediliyor. Özellikle Çin ve ABD arasındaki ticaret savaşları sonrası, bu tekelleşmenin yaratacağı riskler daha da netleşmiş durumda," diyor.
Eskişehir’de Dünyanın En Büyük İkinci Nadir Toprak Elementi Rezervi
2022 yılında, Türkiye'nin Eskişehir Beylikova’da 694 milyon tonluk nadir toprak elementi (NTE) rezervi bulundu. Prof. Dr. Karakaya, bu rezervin, Çin’deki 800 milyon tonluk rezervin ardından dünyanın en büyük ikinci rezervi olduğunu hatırlatıyor ve Türkiye’nin enerji sektöründeki konumunu önemli ölçüde güçlendireceğini belirtiyor. Karakaya, “Bu rezervler, küresel tedarik riskine karşı önemli bir denge unsuru olabilir. Ancak bu rezervler henüz uluslararası raporlarda küresel toplamın bir parçası olarak sayılmıyor” diye ekliyor.
Türkiye, KMH Planlamasına Önem Vermeli
Prof. Dr. Karakaya’ya göre, Türkiye’nin yeşil dönüşüm ihtiyacını karşılayabilmesi için KMH konusunda kapsamlı stratejiler geliştirmesi hayati önem taşıyor. "Türkiye için, ABD ve AB’nin yaptığı gibi, NTE yapısına göre kendi kritik madenler listesini oluşturmak acil bir ihtiyaç. Bu KMH'leri işleyip rafine edebilecek verimli tesisler kurmak, geniş bir tedarik zinciri ve nitelikli iş gücü oluşturmak gerekiyor. Ayrıca bu ürünleri dünya pazarlarına güvenli bir şekilde ulaştırmak, uluslararası işbirlikleriyle desteklenmeli. Ancak bu şekilde kritik tedarik zincirinde Türkiye önemli bir oyuncu haline gelebilir" diyor.