Çip krizi, dünya üretimini nasıl etkiliyor? Otomotiv buzdağının görünen kısmı..

Dünyada devam eden çip krizi, üretimde ciddi daralmalar yaratmaya devam ediyor. Peki bu sıkıntı hangi sektörleri nasıl etkiliyor? Ekonomi Yazarı Dr. Şeref Oğuz, çip krizinin küresel ticaret üzerindeki geniş çaplı etkilerini ele aldı.

Çip krizi, dünya üretimini nasıl etkiliyor? Otomotiv buzdağının görünen kısmı..

Çip krizinde üretimde yaşanan darboğazlara değinen Oğuz, özellikle otomotiv, elektronik ve hatta sağlık sektöründeki birçok firmanın bu krizle karşı karşıya olduğunu belirtirken, söz konusu çip kıtlığının modern teknolojilerdeki önemine vurgu yapıyor.

Otomotiv sektöründe yaşanan üretim duraklamaları ve gecikmeler, en belirgin örnekler arasında yer alıyor. Otomobil üreticileri, yarı iletken çiplere olan yüksek bağımlılık nedeniyle üretim hatlarını yavaşlatmak veya tamamen durdurmak zorunda kalırken, tüketiciler de bu durumu artan araç fiyatları ve uzun bekleme süreleriyle hissediyor. Ancak bu sadece buzdağının görünen kısmı…

Elektronik cihaz üretimi de aynı şekilde bu sorundan etkileniyor. Dizüstü bilgisayarlar, akıllı telefonlar, oyun konsolları gibi birçok teknoloji ürününde önemli gecikmeler yaşanmakta. Küresel arz talebinde yaşanan bu dengesizlik ise fiyatların artırmasına neden oluyor. Oğuz, bu durumun bir süre daha böyle devam edeceği öngörüsünü paylaşıyor ve ekliyor; "Çipin yoksa üretimde çapın yok!"

Sadece tüketim malları değil, savunma ve sağlık gibi stratejik alanlar da bu krizden nasibini alıyor. Tıbbi cihazlar, askeri teknolojiler ve hatta yapay zeka tabanlı sistemler için gerekli çiplerin üretimindeki aksaklıklar, çok daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Yazar, bu alandaki gelişmeleri yakından takip etmenin gelecekteki sanayi yapılarını anlamak adına kritik olduğunu belirtiyor ve stratejik planlamalar yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.

Çip krizinin nasıl ve ne zaman sona ereceği belirsiz olsa da, üretici firmalar ve hükümetler yeni yatırım ve çözümlerle bu sorunun üstesinden gelmeye çalışıyor. Ancak Şeref Oğuz, bu sürecin "anlık çözümlerle değil, uzun vadeli ve sistematik bir yaklaşımla" aşılabileceğini savunuyor.

Oğuz'un köşe yazısını buradan okuyabilirsiniz