TSKB'nin Yeni Raporu: Afetlere Müdahale Her Geçen Gün Daha Önemli
TSKB Ekonomik Araştırmalar, 6 Şubat depremlerinden sonra dayanıklılığın önemini ele alan kapsamlı bir afet raporu yayımladı. Afetlerin ekonomik ve sosyal etkileri tartışılarak riskin azaltılmasına yönelik öneriler sunuluyor.
TSKB Ekonomik Araştırmalar, doğal afetlerin ekonomik ve sosyal kalkınma üzerindeki risklerini değerlendirdiği "Toparlanmanın Ötesinde: Afet Dayanıklılığı" başlıklı yeni bir rapor yayımladı. Bu çalışma, TSKB'nin 6 Şubat depremlerinden sonra geliştirdiği üç yıllık taahhüdün bir parçası olup, dördüncü afet raporu olma özelliği taşıyor.
Her 1 Dolarlık Afet Müdahalesi 4 ila 7 Dolar Tasarruf Sağlıyor
Raporda, afetlerin etkilerini azaltmanın stratejik bir yaklaşım gerektirdiği vurgulanırken, afet müdahalesine harcanan her 1 doların 4 ila 7 dolar arasında tasarruf sağladığı belirtiliyor. 6 Şubat'taki deprem, özellikle Türkiye'deki deprem riskine dikkat çekerken, 2023 yılı aşırı hava olaylarının sayısının da neredeyse 1.500'e ulaştığına işaret ediliyor.
Bunun yanı sıra, afet riski ile yoksulluğun azaltılması ve kapsayıcı büyüme arasındaki bağlantının daha görünür hale geldiği aktarılıyor. Uzun vadeli stratejilere duyulan ihtiyaç, dayanıklılığın sadece sonuçlar odaklı değil, temel nedenlerle mücadeleyi gerektirdiğini ortaya koyuyor.
İklim Riskleri Artıyor
Raporda öne çıkan diğer başlıklar ise iklim değişikliği kaynaklı afetlerin artışına dikkat çekiyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) verilerine göre, özellikle gelişmekte olan ülkelerin iklim risklerine karşı uyum maliyetlerinin 215-387 milyar dolar arasında değiştiği, ancak uluslararası uyum finansmanı desteğinin bu rakamların çok gerisinde kaldığı ifade ediliyor.
Ayrıca, dünya genelinde şehirlerde yaşayan nüfusun hızla arttığı belirtilerek, bu durumun afetlere karşı savunmasız bölgelerin genişlemesine yol açtığı vurgulanıyor. Şu anda dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 40'ının iklim açısından savunmasız bölgelerde yaşadığına dikkat çekiliyor.
Deprem Riski Altındaki Ülkelerin Zorlu Görevleri Var
Raporda, yüksek sismik aktiviteye sahip ülkelerin daha zorlu bir süreçle karşı karşıya olduğu ifade ediliyor. Bu bölgelerdeki yeniden inşa çalışmalarına ve endüstriyel tesislerin daha güvenli bölgelere taşınmasına yönelik adımların şart olduğu belirtiliyor. Ayrıca, afetlerle birlikte öğrenme kayıpları, gelir adaletsizliği ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin uzun vadede kalkınma üzerinde derin etkiler yaratabileceğine dikkat çekiliyor.